Helvacı Ali Kaç Şubesi Var? Kültür, Kimlik ve Mekân Üzerinden Antropolojik Bir Okuma Bir antropolog olarak, her markanın yalnızca ticari bir aktör değil; kültürlerin, toplulukların ve kimliklerin taşıyıcısı olduğunu düşünürüm. Bir helvacı zinciri gibi görünse bile, Helvacı Ali yalnızca helva satan bir işletme değildir — bir ritüelin ete kemiğe bürünmüş hâlidir; mekanları, tüketicileri ve sembolleriyle bir toplumsal doku oluşturur. “Helvacı Ali kaç şubesi var?” sorusu teknik bir sayı istemekten çok, bu kültürel dokunun yaygınlığına dair bir işaret taşır. Helvacı Ali resmi sitesine göre, markanın 2023 itibarıyla 14 farklı ülkede +250’nin üzerindeki şubesi bulunmaktadır. [1] Bu rakam, yalnızca ticari başarıyı değil,…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Reform Nedir Türkçe? Erkekler Strateji Kurar, Kadınlar Dünyayı Kurtarır! 🎯💅 Hadi itiraf edelim… “Reform” kelimesini duyduğumuzda hepimizin aklına ya devletlerin anayasalarla oynadığı karmaşık işler ya da tarih kitaplarında sıkça geçen ciddi ciddi cümleler gelir. Ama durun! Reform öyle sadece devlet adamlarının, kravatlı toplantıların işi değil. Aslında hepimiz her gün küçük küçük reformlar yapıyoruz. Mesela sabah kahveyi şekersiz içmeye karar vermek bile kişisel bir reform sayılır. (Tamam belki dünyayı kurtarmıyor ama mideyi rahatlatıyor, bu da bir şey! 😅) Reform Nedir? Basitçe Dünyayı Baştan Yaratma Sanatı 🛠️🌍 Türkçede “reform” kelimesi, Latinceden gelen “yeniden şekillendirme” anlamına gelir. Yani mevcut bir düzeni daha iyi,…
Yorum BırakMondial Çin Malı mı? Küresel Üretim, Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adaletin Kesişiminde Bir Tartışma Günümüz dünyasında bir markanın üretim yeri, sadece “nerede üretildiği” meselesi olmaktan çıkıp, toplumsal değerlerin, adalet anlayışının ve çeşitliliğin sorgulandığı daha geniş bir zemine taşındı. Bu yazıya başlamadan önce, size küçük bir davet sunmak isterim: Gelin, Mondial’in “Çin malı mı değil mi?” gibi teknik bir sorusunu, daha derin bir bağlama oturtalım. Çünkü bu mesele, sadece motosikletlerin nerede üretildiğiyle değil, kimlerin bu üretim süreçlerinden etkilendiğiyle de ilgilidir. Küreselleşme ve Üretim Zinciri: Mondial Nerede Duruyor? Öncelikle temel bilgiyle başlayalım: Mondial, Türkiye merkezli bir motosiklet markasıdır. Ar-Ge, tasarım ve marka…
Yorum BırakDabbe Türk Yapımı mı? Yerli Korkunun Kökeni, Tartışmaları ve Kültürel Anlamı “Dabbe Türk yapımı mı?” sorusu, yalnızca bir üretim bilgisi değil; 2000’ler sonrası Türkiye’de korku sinemasının yönünü, din–toplum–popüler kültür ilişkisinin nasıl dönüştüğünü ve yerli sinemanın küresel akımlarla kurduğu gerilimli diyaloğu da gündeme getirir. Kısa yanıt: Evet, Dabbe Türkiye yapımı bir korku film serisidir. Serinin ilk filmi 10 Şubat 2006’da Türkiye’de vizyona girmiş, yönetmen–senarist–yapımcı kimliğiyle Hasan Karacadağ tarafından kotarılmıştır; ülke “Türkiye”, dil “Türkçe” olarak kayda geçer. [1] Yapım Bilgisi ve Serinin Konumlanışı İlk film D@bbe (2006), Türkiye menşeli, düşük bütçeli ama iddialı bir korku anlatısıdır; başlığını İslam eskatolojisindeki “Dabbetü’l-Arz” göndermesinden alır.…
Yorum BırakBitkinin Çoğalmasını Sağlayan Nedir? Toplumun Görünmeyen Dinamikleri Üzerine Bir Sosyolojik Bakış Toplumsal Alanın İçinden Bir Araştırmacının Düşünceleri Bir araştırmacı olarak, doğayı gözlemlerken hep aynı soruya takılırım: Bitkinin çoğalmasını sağlayan nedir? Tozlaşma mı, su mu, güneş mi, yoksa toprağın bereketi mi? Bu sorunun biyolojik bir cevabı elbette vardır. Ama ben, bu soruya sosyolojik bir mercekten bakmak isterim. Çünkü her bitki gibi toplum da kendi çoğalmasını, kendi devamlılığını sağlayan görünmez mekanizmalarla ayakta kalır. İnsan toplulukları da tıpkı bitkiler gibi, beslenir, büyür, çoğalır ve dönüşür. Fakat onların kökleri biyolojide değil, kültürde gizlidir. Toplumsal Normların Toprağı: Çoğalmanın Sessiz Yasaları Bir bitki, yaşamını sürdürebilmek için…
Yorum BırakKapital Kelimesinin Anlamı: Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Yolculuk “Kapital” kelimesi, kulağımıza çoğu zaman ekonomi kitaplarından, politik tartışmalardan veya iş dünyasından gelen bir terim gibi gelir. Ancak kapital sadece para, sermaye ya da üretim araçlarını anlatan teknik bir kavram değildir; aynı zamanda toplumların nasıl şekillendiğini, güç dengelerinin nasıl kurulduğunu ve eşitsizliklerin nasıl sürdürüldüğünü de içinde barındırır. Bu yazıda, kapitalin anlamını toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet merceğinden yeniden düşünmeye davet ediyorum. Çünkü bu kavram, sadece ekonomiyi değil; hayatlarımızı, ilişkilerimizi ve dünyayı anlama biçimimizi de etkiler. Kapital Nedir? Klasik Tanımdan Toplumsal Boyuta Kapital, en basit haliyle, üretim araçlarının…
Yorum BırakKanunname-i Ali Osman Nedir? Tarihi Bir Metni Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Perspektifinden Okumak Toplum olarak geçmişimizi anlamak, sadece tarih kitaplarını okumakla sınırlı değildir; aynı zamanda bu geçmişin bugünkü değerlerimizle nasıl konuştuğunu da anlamaktan geçer. Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli yasal metinlerinden biri olan Kanunname-i Ali Osman, yalnızca bir hukuk belgesi değil, aynı zamanda toplumsal düzenin, güç ilişkilerinin ve adalet anlayışının bir aynasıdır. Bugün bu tarihi metne, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi çağdaş kavramlarla yeniden bakmak, hem tarih algımızı derinleştirir hem de bugünün sorunlarına ışık tutar. Kanunname-i Ali Osman: Kısa Bir Tarihçe Kanunname-i Ali Osman, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucu hanedanı…
Yorum Bırakİlişkiye Girmeden Önce Ne Yapılmalı?: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Öğrenmek, hayatımızdaki en önemli süreçlerden biridir. Her deneyim, her an, bizi bir adım daha ileriye taşır. Öğrenme, yalnızca okullarda ya da kitaplarda gerçekleşen bir süreç değildir; her sosyal etkileşim, her anı, bize yeni şeyler öğretir. Bir eğitimci olarak, her insanın öğrenme yolculuğunun farklı olduğunu bilmek, eğitimle ilgili düşüncelerimi şekillendiriyor. İlişkiye girmeden önce yapılması gerekenler, aslında sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal, bilişsel ve pedagojik anlamda da önemli bir öğrenme sürecinin parçasıdır. İlişkiyi doğru bir şekilde yönetebilmek, bireysel ve toplumsal etkileşimdeki dengeyi anlamak, en az fiziksel bağ kurmak kadar, duygusal ve psikolojik anlamda…
Yorum BırakYıldırım Camdan İçeri Girer mi? Felsefi Bir Sorgulama Bir filozofun masasından gökyüzüne bakarken, “Yıldırım camdan içeri girer mi?” sorusu yalnızca fiziksel bir merak olarak değil, varlıkla bilginin, korkuyla güvenliğin, görünürle görünmeyenin kesiştiği bir metafor olarak belirir. Çünkü bu soru, doğanın elektriğiyle değil, insanın düşünsel enerjisiyle ilgilidir. Yıldırımın cama çarpması, insanın dünyaya bakışının, bilginin sınırlarının ve varlığın geçirgenliğinin felsefi bir alegorisine dönüşür. Epistemoloji: Bilgi Camının Arkasındaki Gerçek Fiziksel düzlemde yıldırım, iletken yüzeyler boyunca yol bulur; cam, yalıtkan olduğu için genellikle yıldırımın doğrudan geçişine izin vermez. Ancak felsefi düzlemde soruyu tersine çevirebiliriz: Gerçek, bilincin camını kırmadan içeri girebilir mi? Bu, epistemolojik bir…
Yorum BırakUyandıktan Sonra Neden Esneriz? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Edebiyat, insan ruhunun derinliklerine inen ve kelimelerin gücünü kullanarak dünyayı yeniden şekillendiren bir sanattır. Her kelime, her cümle bir yankı bırakır; her hikâye, her karakter bizi başka bir boyuta taşır. Birçok anlamın gizli olduğu bu metinlerde, bazen sıradan bir hareketin – esneme gibi basit bir davranışın – ardında yatan derin anlamları keşfederiz. Bugün, kelimelerin ardındaki gücü ve dönüştürücü etkisini vurgularken, basit bir eylem üzerinden insanın doğasına dair derin bir sorgulama yapacağız: Uyandıktan sonra neden esneriz? Esneme: Fiziksel Bir İhtiyaç mı, Ruhsal Bir Anlatı mı? Edebiyatın gücü, sıradan görünen olayları farklı bir pencereden…
Yorum Bırak