Balık Boyu Nasıl Ölçülür? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme
Giriş: Toplumda Balık Boyu ve Ölçülme Kavramları
Sokakta yürürken, İstanbul’un kalabalık caddelerinde bir an durup, etrafınızdaki insanları gözlemlemek oldukça düşündürücü olabilir. İnsanlar arasında ne kadar farklılık varsa, bir o kadar da benzerlik var. Herkesin bir amacı, bir yolu, bir hikayesi var. Ancak, toplumun her alanında olduğu gibi, bu farklılıklar bazen görünmeyen bir ölçüye tâbi tutulur. Bu yazımda, sokaklarda, toplu taşımada ve günlük yaşamda karşılaştığımız “balık boyu nasıl ölçülür?” kavramını, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden inceleyeceğim.
Balık Boyu ve Sosyal Normlar
Birçok kişi için balık boyu ölçmek, bir tür fiziksel kısıtlama gibi algılanabilir. Ama bu kavramı toplumsal bağlamda düşündüğümüzde, aslında insanların birbirlerine ve kendilerine nasıl bir ölçüt sunduklarını daha iyi anlarız. Toplumsal normlar, insanları belirli sınırlar içine sokarak bir tür “standart” oluşturur. Bu standartlara uymayan kişiler, çeşitli şekillerde dışlanabilir veya etiketlenebilir.
Toplumda bu tür ölçütler, genellikle kadın ve erkek arasında belirgin bir fark yaratır. Kadınlardan genellikle daha küçük ve zarif olmaları beklenirken, erkeklerden ise daha güçlü ve fiziksel olarak büyük olmaları beklenir. Bu beklentiler, tıpkı balık boyu ölçülürken balığın ne kadar büyük olduğu gibi, insanları sınıflandıran ve zaman zaman baskı oluşturan bir ölçüt haline gelir.
Toplumsal Cinsiyetin Rolü
Toplumsal cinsiyetin balık boyunun ölçülmesindeki etkisi, bireylerin hayatlarındaki pek çok alanda olduğu gibi, burada da kendini gösterir. Kadınlar genellikle daha küçük ve narin bir yapıya sahip olmaları gerektiği düşünülerek şekillendirilirken, erkeklerden daha büyük, güçlü ve dominant bir görüntü beklenir. Bu tür normlar, sokakta, işyerinde veya toplu taşımada karşılaştığımız insanlarda rahatça gözlemlenebilir.
Mesela, bir kadın çalışan, iş yerinde fiziksel gücüyle değil, zarifliği ve dikkatli oluşuyla takdir edilirken; erkekler genellikle fiziksel güç ve iri yapılarıyla öne çıkar. Kadınların çoğu zaman, toplumsal normlara uygun şekilde “zarif” ve “düşük profil” olmaları beklenir. Erkekler ise, daha fazla alan kaplayarak varlıklarını gösterirler.
Çeşitlilik ve Balık Boyu Ölçümü
Çeşitlilik kavramı, aslında “balık boyu nasıl ölçülür?” sorusunun özüdür. Her insan farklıdır; her bireyin ihtiyaçları, hayata bakış açısı, hayat deneyimleri farklıdır. Ancak toplumsal olarak, bu çeşitliliğin genellikle yok sayıldığı bir ortamda yaşıyoruz. Balık boyu, her birey için farklı olabilir. Kimisi için küçük bir balık, kimisi için ise büyük bir balık anlamına gelir. Aynı şekilde, toplumda da insanlar, kendi hayatlarını belirli bir ölçüt üzerinden değerlendirmeye eğilimlidirler.
Bir gün, toplu taşımada, elinde ağır çantasıyla bir kadın, yaşlı bir adamın önünde yavaşça ilerliyordu. Kadın, her adımda etrafındaki kalabalığı geçmeye çalışıyor ama bir türlü geçemiyordu. Adam, kadına bakarak “Yavaş, acele etme” dedi. Kadın ne kadar hızlı gitse de, yaşlı adamın bakış açısında, bir kadın, bir şekilde zarif ve sakin olmalıydı. Bu tür normlar, insanların yaşamlarını daraltabilir ve farklılıklarını kabul etmemek bir toplumsal soruna dönüşebilir. Çeşitliliğe saygı göstermek, balık boyu ölçme işini sadece fiziksel değil, duygusal ve toplumsal anlamda da daha anlamlı kılar.
Sosyal Adalet ve Dışlanma
Sosyal adalet, herkesin eşit fırsatlar elde ettiği ve kimsenin dışlanmadığı bir toplum yaratmayı amaçlar. Balık boyu gibi fiziksel ölçütler, çoğu zaman bir kişiyi dışlamak veya onun toplumsal statüsünü aşağıya çekmek için kullanılır. Bu, hem kadınlar hem de farklı kimliklere sahip bireyler için geçerli olabilir.
Bir sokak köşesinde gördüğüm bir sahne, bu durumu çok iyi özetliyor: Bir grup arkadaş, sosyal medya paylaşımlarında beden ölçülerini “mükemmel” olarak tanımladıkları kişileri tartışıyordu. İçlerinde “şu balık boyu daha ideal” diyen biri de vardı. O an, bu tür toplumsal kabulün, sadece dış görünüşle ilgili değil, aynı zamanda bir kişinin değerini belirleme biçimiyle alakalı olduğunu fark ettim. İnsanlar, “ideal” bedene sahip olmayanları dışlayabiliyor ve bu da sosyal adaletin ihlali anlamına geliyor.
Sonuç: Balık Boyunun Ölçülmesi ve Toplumsal Değişim
Sonuç olarak, balık boyunun nasıl ölçüldüğü, sadece fiziksel bir kavram olmanın ötesinde, toplumsal normlar, cinsiyet eşitsizliği, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramlarla iç içe geçmiş bir durumdur. Her birey, kendi “balık boyunu” özgürce tanımlama hakkına sahip olmalıdır. Toplum olarak, bu ölçütlerin dışına çıkarak daha kapsayıcı, adil ve çeşitliliği kabul eden bir bakış açısı geliştirmeliyiz.
Sokaklarda, toplu taşımada veya işyerlerinde gördüğümüz her birey, kendine özgü bir ölçüt taşır ve bu ölçütlere saygı göstermek, sadece bireylerin değil, toplumun da daha sağlıklı bir şekilde büyümesini sağlayacaktır.